“Tutunma, bırak!”
Bir lastik firmasının reklamındaki küçük kız babasına soruyordu: “Baba, yıldırım düşse sen tutar mısın?” Arkadaşlar, yıldırım tutulmaz. Ancak nedense biz, hepimiz, düşen yıldırımlarla beraber aslında tutulamayacak, tutulmaması gereken, tutulduğunda başımıza bela açacak şeyleri tutmaya, onlara tutunmaya çalışıyoruz nedense. Biz eskiye, artık zamanı geçmiş olana tutunuyoruz. Biz aslında asla gerçekleşmeyecek, gerçekleşse bile bizi mutlu etmeyecek umutlara tutunuyoruz. Biz doğasında geçip gitmek, akmak, devamlı değişmek olana tutunuyoruz. Biz bize aslında ıstırap verene tutunuyoruz. Bırakmaktan korktuğumuz için kendimizi kitliyoruz, durağanlaşıyoruz, zincirleniyoruz.