O günü hatırlıyorsunuz değil mi? O hayali ilk kurduğunuz günü? Ne hayaldi ama, o an ne kadar yakın gelmişti size, hatta heyecanlanmıştınız belki de. Yaşamınızın projesiydi o zaman. Hala ara sıra aklınıza geliyor bu fikir, bu rüya, yaşamınıza anlam verecek bu atılım. Ya bankada sıra beklerken geliyor, ya süpermarkette, ya da boş otururken ve zihninizi serbest bıraktığınızda.

Ama gerçek şu ki, bu rüyanın peşinden hiç koşmadınız, koşamadınız. Bir sürü neden vardı koşmamanız için, eksik nedenleri de siz buldunuz hemen. Ne kadar hoş olurdu bu fikrin peşinden gitmek, bütün olasılıkları denemek, tüketmek belki de… Ama yapamadınız, ve gerçekten neden yapmadığınızı, nedenlerinizi sadece siz biliyorsunuz. Hatırlıyorsunuz bu nedenleri değil mi?

Ha bir de o okuldan mezun olduğunuzda yaşamınızda bir gün kesinlikle yapacağınıza emin olduğunuz o şey, o hayal, oparlak fikriniz var. Onu da hatırlıyorsunuz değil mi? Çok uzak gelse de şimdi, hatırlıyorsunuz değil mi, nasıl hayal kurardınız, detaylarıyla oynardınız zihninizde? Belki yukarda hatırladığınız hayalinizle aynıydı, belki de değildi.

Ama sonra, bir şekilde o “bir gün” hiç gelmedi. Artık hiç de gelecek gibi gözükmüyor. Çünkü siz çok iyi bir ikna ustasısınız. En iyi ikna ettiğiniz kişi de tabi ki kendiniz. Kendinize neler dediğinizi hatırlıyor musunuz? Ama hatırlamanıza gerek yok ki! Hala aynı hikayeleri anlatıyorsunuz, ne zaman sizin için gerçekten anlam ifade edecek ve yaşamınıza tat katacak, amarahat ettiğiniz bölgeden çıkmanızı gerektirecek bir fırsat çıksa! Bu hikayelerin, nedenlerin farkında mısınız?

Ama sizin de farkında olduğunuz gibi, gerçek tamamen farklı ve bütün bu anlattıklarınız hi-ka-ye! Harekete geçmemenizin, geçememenizin nedenleri tamamen farklı, ve siz de bunu biliyorsunuz! Kendinize itiraf etmekte zorlandığınız bu gerçek, yaşamınızda bazen sizi tepkisel, öfkeli, çaresiz, umut eden, bekleyen durumuna düşürüyor. Biliyorsunuz değil mi neden bahsettiğimi?

Belki de şu anda yaşamınızın bu dönemini baştan, ama şimdiki aklımla yaşasaydım, farklı davranırdım diye düşünüyorsunuz. Belki de diyorsunuz ki, eğer o günlere dönseydim kesinlikle şu şekilde davranırdım. Neler yapardınız acaba? Neler farklı olurdu, hangi fırsatları değerlendirirdiniz?

Belki de şu anda biraz rahatsız oldunuz sorduklarımdan. Eğer içinizde bir direnç, sıkışıklık, rahatsızlık, ağırlık hissediyorsanız, veya “yok canım, neden bahsediyor bu!” diyorsanız, gerçekten iyi bir noktaya dokunmuş olabilirsiniz. Lütfen kaçmadan, tekrar beyninizin, zihninizin kıvrımları arasına saklanmadan bu hayallerinizi, nedenlerinizi, korkularınızı, endişelerinizi yakalayın, ve kağıda dökün. Hayaliniz hakkındaki bütün detayları, bütün duyguları, üzüntüleri, ilhamları, pişmanlıkları, heyecanları, suçlamaları, düşünceleri, suçlulukları, sıkıntıları, kısaca aklınızdan geçen her türlü şeyi yazın. Her şeyi yazana kadar durmayın. Amacımız rahat hissetmek değil, mümkün olduğunca net, açık ve acı verecek kadar dürüst olmak. Bu listeyi görecek tek kişi sizsiniz, o açıdan kendinizi tutmayın!

İçinizi döktüğünüze göre, daha sakin düşünebiliriz artık. Birden aklınıza bu proje hakkında imkansız gözüken taraflar geldi, değil mi? Bütün imkansızlıkları, olanaksızlıkları not ettiniz mi? Düşünün bakalım, nasılsa olumsuzlukları düşünmede gayet ustasınız!

Peki, bu proje, veya hayal, size bayağı heyecan vermiş olmalı ki bu kadar duygusal yaklaşıyorsunuz, bunca süredir taşıyorsunuz. Bu projeyi bu kadar eğlenceli kılabilecek şeyleri çok iyi biliyorsunuz aslında. Bir düşünsenize, ne büyük bir neşe ve heyecan duyacaktınız bu proje üzerinde çalışırken! Nerden kaynaklanıyor bu neşe, projeyi eğlenceli kılan şeyler neler, bir düşünsenize?

Bu projeyi hayata geçirmeye kalktıysanız, veya kalksaydınız, tabi ki çevrenize etkisi olacak, siz de tepki alacaktınız. Bazıları sizi destekleyecekti, bazıları ise bu konuda pek o kadar sıcak yaklaşmayacaktı. Ve başkaları, açıkça karşınızda yer alacaktı. Kim olduklarını, veya olabileceklerini biliyorsunuz değil mi, bu insanların?

Peki, şimdi size bir şey söyleyeceğim. İlk önce “Bir Gün” diye bir gün yok. Eğer bir gün uyanıp da sonunda o uzun zamandır beklediğiniz eyleme geçme zamanının geldiğini “bileceğinizi” sanıyorsanız aldanıyorsunuz. Uydurduğunuz her bahane, ………… olduğu zaman diye biten her cümle aslında kaçınma taktikleri. Ve uydurduğunuz bütün bahanelere rağmen rüyanızdan kaçınmak, sizin özgürce yaptığınız bir seçim.

Ve lütfen hatırlatabilir miyim size, sonsuza dek yaşamayacağınızı? Ve muhtemelen ölüm döşeğinizde keşke yapsaydım diye düşüneceğiniz şeyler olacağını? En iyisi, listeyi kısaltmak, yani bu hayallerin bazılarını gerçekleştirmek için bugünçalışmaya başlamak, gerekirse destek almak. Şimdi harekete bile geçmezseniz “eh, fena olmayan, ortalama bir yaşam yaşadım” deme şansınız bile olmayabilir!