Nedir bu yılbaşıları bu kadar özel kılan? Neden çok seviyoruz biz bu yıldönümlerini? Evet biliyorum, sonuçta belki de yılbaşı denen şey, tamamen sembolik, akıp giden günler içerisinde rastlantısal birine verilen bir anlam. Hani aslında bakarsanız diğer günlerden gerçek anlamda bir farkı da yok gibi, ona bizim yüklediğimiz anlam dışında. Sadece son saat 12’ye “beeeş… dööört ….üüüüç…” diye geri sayımımızdan beri dünyanın güneş etrafında tam bir tur yaptığını ifade ediyor ki, o bile tam değil. Nereye sokacağımızı bir türlü bilmediğimiz bir de altı saat ekstramız var her zaman. Ama yine de bugün bir şeyler bitti, ve yeni bir şeyler başlıyor. Eğer farkına varırsanız.
Ben gerçekten çok severim yılbaşlarını, belki bu sanal bitiş ve başlangıcı kendi çapımda kullanabileceğimi fark edip anlamlandırabildiğim için. Çünkü ne zamandır bitirmek istediğim, bırakmaya can attığım bir takım şeyleri o sanal kapının ardında bırakmak ve kapının bu tarafında ne zamandır yapmak, olmak ve sahip olmak istediğim şeyler için yeni bir şeyler yapmaya başlamak, en azından bunu yapabilmeyi hayal etmek için mükemmel bir fırsat sunar bana takvim her yıl, bu günlerde.
Tabi ki size evrenin ve yaşamı güzelleştirmenin en önemli sırlarından birini vermediğimin farkındayım. Her gelen yeni yılla birlikte yeni hedefler koymak, yeni planlar yapmak, en azından yeni yıla umutla bakmak herhalde dünyada en çok paylaşılan adetlerden biri olmalı. Ama belki bir onun kadar, belki ondan daha da fazla paylaşılan bir adet daha var: Geçtiğimiz yıla bakarak, yazdığımız hedefleri gözden geçirip, pek de gerçekleştiremediğimizi görerek, “ama bu yıl farklı olacak” demek!
Neden farklı olsun ki bu yıl? Neden bu yıl, diğerlerinden, gelip geçen diğer bir çok yıldan farklı olsun? Bu sene kaderin size daha iyi davranacağını, şansın sonunda size de güleceğini, veya en azından yılbaşında çok eğlendiniz diye bütün yılın da öyle geçeceğini de umuyorsanız, önümüzdeki yıl bu zamanlarda benzer hayal kırıklıkları ve 2005 için benzer umutlar içinde olacaksınız büyü ihtimalle! Bence yaşamın size bu sene ekstra iyi davranmak gibi bir niyeti yok. Hayır şansın kendisi ile konuşursanız eğer, bu sene de daha öncekilerden farklı olmayacağını söyleyecektir size.
Eğer yaşama, sizin yaşamınıza sorsaydınız eğer, “kardeşim yaşam, her sene her sene seninle beraber takılıp duruyoruz, ama hani şurada bize bir güzellik yaptığını görmedik henüz. Bir sürü hedefler, istekler yazmışız geçen yılbaşında, sıfıra sıfır, elde var sıfır, nedir bu durum?” diyebilseydiniz, nasıl yanıt verirdi acaba size?
Benim aklımda şöyle bir sahne canlanıyor: Yaşamınız, önce şöyle “Pe Süpanallah” der gibi bir baş hareketi yaptıktan sonra, efendiliğini bozmamaya, ve içinden gelen küfretme duygusuna hakim olmaya çalıştığı için titreyen sesiyle “bana baksana sen! O kadar hedef, o kadar istek yazdın da, ne yaptın sen onlar için! Hani bir ikisinin ucundan tuttun, ama ne kadar sürdü çaban? İlk zorlukta bırakıp kaçtın, sonra da garantiler istedin. Hele o hedeflere ne demeli. Hangisinin benimle, senin kendi yaşamınla, gerçek isteklerinle alakası vardı ki zaten? Ulaşman ilginç olurdu doğrusu, ki merak ediyorum kazara ulaşsaydın nice olurdu halimiz! Bu arada unutmadan, sen benim için, kendi yaşamın için ne yaptın uzunca bir süredir ki benden bir şeyler istiyorsun? Hani başka bir yaşamın varsa söyle, sahip olacağın tek yaşam benim, bunu anla ve bir şeyler yap benim için artık!”
Baktınız yaşamınıza dayılık sökmedi, hani haksız da değil de kardeşim, o kadar kolay mı kendi yaşamının sorumluluğunu almak! Siz de bu yüzden belki onu ikna ederim diye şansın kapısını çalıyorsunuz. Kapıyı açmıyor, içeriden söylendiğini duyuyorsunuz: “Yok kardeşim, açamayacağım, bu sefer de o beklesin beni kapıda. Kaç kere fırsatlar çıkardım karşısına, kaç kere çaldım kapısını, yüzüme bile bakmadı, üstüne üstlük bana küfretmeye devam etti. Ben elimden geleni yaptım onun için, ama yetti. Biliyorum, bu sene de tutamayacağım kendimi, yine bir çok fırsat göndereceğim kapısına, yine görmeyecek, fark etmeyecek onları. Ama elimde değil, doğam bu benim. Ama en azından şimdi açmayacağım kapımı, o da sinirlenmemek için.”
Yeni yıldan bu sefer farklı bir şeyler istiyor musunuz? O zaman kendi yaşamınız için bir şeyler yapmanın zamanıdır. Fırsat kapıyı çaldığında bu sefer kapıyı açmanın zamanıdır. Hayır, bu yıl da yaşamın kendisi veya şans büyük ihtimalle geçen yıldan farklı olmayacak. Farkı yaratacak olan sizin onlarla ne yaptığınız, onları nasıl kullandığınız, onlara ne anlam verdiğiniz olacak. Bu seneyi gerçekten farklı kılmaya davet ediyorum sizi. Bu yılı kendinize, yaşamınıza armağan edin lütfen, öyle bir yıl geçirin ki yıl sonunda diğerleri “sonunda bakıyorum yaşam sana iyi davranmaya karar vermiş” veya “şans yüzüne güldü ha” dediklerinde göz kırpın yaşamınıza ve şansa, ve içinizden yanıt verin: “Hayır, ben yaşamıma iyi davranmaya karar verdim, ve şansın yüzüne gülen de aslında benim”.
Leave A Comment