Bu ve bundan sonraki yazılarımız, eskilere göre biraz daha kısa, biraz daha “okunabilir” uzunlukta olacak… :)
Biz koçlar liderlere nasıl yardım edebiliriz? Evet, tabi ki onlara daha iyi geri bildirim vermeyi, daha etkin bir biçimde insanları kararlara katmayı, daha etkileyici vizyonlar belirlemelerini ve bunu daha kalıcı ve eyleme dönecek şekilde ekiplerine aktarmalarını öğretebiliriz, ama verebileceğimiz en önemli destek bu mu?
Son yazımızda dedik ki, ben liderlik yaparken acaba, gerçekten “ben”mi liderlik yapıyorum? Ya bu “ben” sadece geçmişten bu güne taşıdığım ve bazı koşullar bir araya gelince tekrar tekrar tetiklenen şartlanmalarsa? O zaman gerçekten “ben”, özgür irademle mi karar veriyor ve eyleme geçiyorum? Ben gerçekten nasıl liderlik yapabilirim? Şimdi, burada?
Yani: Etkin, “iyi”, kendimi ve beni izleyenleri huzur, tatmin, başarı ve mutluluğa götüren bir lider olabilmek için neye ihtiyaç var?
İnsanları hedeflere doğru mobilize edebilmek ve pozitif değişim yaratabilmek için, en kritik, en önemli beceri, özellik nedir?
Oniki yıldan uzun süredir tepe yönetici koçluğu yapıyorum. Birçoğu kurumlarının en tepe pozisyonunda olan yüzlerce liderle çalıştım. Bir çok kişiye yaşamlarının ve kariyerlerinin önemli dönüm noktalarında, kritik liderlik pozisyonlarına geçişlerinde destek olma şansı ve şerefine eriştim…
Bütün bunların sonucunda bu sorunun tek kelimelik, eskitilmiş, bu yüzden de aslında sahip olduğu anlamı tam olarak aktaramayan, bir kelimelik bir yanıtı olduğuna inanıyorum… Bir önceki yazımda sorduğumuz, gerçekten “ben”im özgür irade ile yaşayabilmem için neye ihtiyaç var sorusunun yanıtı ile aynı:
Farkındalık… Eğer içeride ve dışarıda ne olduğunun farkında değil isem, muhtemelen koşulların ve şartlanmaların elindeki bir oyuncaktan, otomattan, geçmişten geleceğe doğru uzanan ve kendi kendini ileriye taşıyan yanlış anlamalar, inançlar ve yansıtmalar yığıntısından başka bir şey değilim.
Bu noktada çoğu kişi “ha tamam, yine bir farkındalık yanıtı” deyip bırakacak belki de okumayı. Ama tüm bu yönetici koçluk geçmişimin, ve son üç yılda ciddi biçimde yoğunlaşan 15 yıllık meditasyon deneyimimin sonucunda farkettiğim şey şu:
Farkındalık hakkında konuşmak, farkındalık değildir.
Farkındalığı tanımlamak, farkındalık değildir.
Durup bir durum hakkında zaten sahip olduğumuz fikirleri anlatmak, farkındalık değildir.
Durum hakkındaki yansıtmalarımız, öfkelerimiz, arzularımız, tutkularımız, acılarımız, korkularımız, endişelerimiz, kesinlikle farkındalık değildir.
Farkında olduğunu sanmak, farkındalık değildir.
Bir an için durumun gerçekliği ile ilgili göz açıcı ve derinliğine bir içgörüye sahip olmak, ancak daha sonra yine bu anlayıştan kopuk, şartlanmalarımızın ve yansıtmalarımızın etkisinde davranmak ve yaşamak, farkındalık değildir.
Ben olayın tam farkındayım demek, emin olun farkındalık değildir.
Üstüne üstlük, tüm bunlar, kendimizi farkında sanmamıza yol açan, bu nedenle de farkında olmamızın önünde engel haline gelen büyük tuzaklardır.
O açıdan “etkin liderliğin birinci koşulu farkındalıktır” dediğimizde, “ha tamam, ben bunu biliyorum zaten” demek, en büyük farkındalık dışı durum olabilir.
Ve maalesef, kurumsal veya kamusal alandaki liderlerin çoğu, özellikle de geldikleri pozisyonların gücü ve onları bu noktaya getiren başarılarının doğrulaması ile, bu tuzakların neredeyse tamamına düşme eğiliminde olabiliyorlar.
Yapmamız gereken, ve biz yönetici koçlarının danışanlarımız için yapabileceğimiz en iyi şey, ne yaparsak yapalım farkındalık edinmenin ve farkındalık becerilerimizi geliştirmenin hiç bir zaman bitmeyecek bir yolculuk olduğunu kabul etmek, ve her an mutlaka bir parça farkındalık eksikliği ile, gerçekle kendi yansıtmalarımızı bir parça birbirine karıştırarak yaşayacağımızı kabul etmek. Ve hem kendimiz, hem de danışanlarımız için farkındalığımızı bir parçacık olsun arttıracak yaklaşım, araç, yöntemler öğrenmek ve uygulamak…
Unutmamamız gereken şey şu: Farkındalık, sadece koçluk seansında, durup bir konu hakkında derin düşünürken ve değerlendirme yaparken, veya meditasyon sırasında yapıp bitireceğimiz değil, her an uygulamamız gereken bir şey. Ve dediğim gibi, danışanlarımıza (ve kendimize) yapabileceğimiz en büyük katkı, bunun becerilerini kazanmak ve kazandırmak.
Peki neyin farkında olmak? Bir sonraki yazımızda bu konuyu tartışmaya başlayacağız. Etkin liderin farkındalık radarında tutması gereken ne var? Ona koçluk yapmaya aday kişilerin ne konularda farkındalık geliştirmesi lazım? Görüşmek üzere.
Leave A Comment