FB’da paylaştığım bir yazı daha… Tabi ki bu yazıda yazılanları siz kendi ailenize, silolara ayrılmış şirketinize, takımınıza, içinde çatışma olan herhangi bir sosyal yapıya uyarlamakta serbestsiniz! :) İkinci baskı olanlardan bir kere daha özür…
Kalıcı toplumsal barış için kişisel eylem planı
1. Unutmayın ki iki tarafın birbirine karşı öfkesi ve korkusu, sistemin bizi yönetmek için kullandığı en önemli araç. Sosyal medyada karşıt gördüğünüz taraf hakkında aşağılayıcı, küçümseyici, tehditkar her türlü yazıyı, gönderiyi yaymayı bırakın. Kesinlikle karşı tarafta tepki yaratacak, korkutacak, öfkelendirecek şeyleri yaymayın, yazmayın.”……”‘nın askerleriyiz derken aslında sistemin askeri haline geldiğinizi fark edin. Kimsenin askeri olmayın, özgürlük, barış ve kardeşliğin temsilcisi olun. Sadece kendi özgürlüğünüzün değil, herkesin özgürlüğünün savaşçısı olun.
2. Aynı şekilde bizim gibi düşünen insanların arasında da birbirimizi diğer kesime karşı doldurmayı bırakalım. Toplumsal barış için ne yapabiliriz’i konuşalım, karşı tarafı daha iyi nasıl anlarız, anladığımızı nasıl gösteririz, ve ona nasıl kendimizi anlatabiliriz’i konuşalım, sistemin böl ve yönet taktiğini, bizi tüketime bağımlı kılarak tutsak etme taktiğini nasıl aşarız’ı konuşalım, nasıl birbirimizden korkmamayı öğrenebilir ve böylece sistemin işini bozarızı konuşalım ama “onlar”ın ne kadar kötü ve “biz”im ne kadar iyi olduğumuzu konuşmayı bırakalım.
3. Bunların aksini karşı taraftan (ve kendi aramızdan da) görmeye devam edeceğimizi bilelim. Tabi ki saldıracaklar, bizi aşağılayan cümleler kuracaklar, bazen tehdit edecekler. Hiç bir şekilde aynı şekilde karşılık verme. Sen hakaret etme. “Asıl sen…” deme. Onlara “bak işte haklıymışım, bunlar bizi yaşatmaz” dedirtme. Eğer illa yanıt vereceksen, “öfkeni anlıyorum kardeşim” de. “Ben de öfkeliyim, umarım sen de beni anlarsın” de. Yine hakaret ederse, yine aynı şeyi de. Kendini, haklılığını anlatmaya çalışma. Onun haksız, geri zekalı, geri kafalı, yanlış düşünen, vb. olduğunu ona kanıtlamaya çalışma. Onun seni neden haksız, geri zekalı, geri kafalı, yanlış vb. olarak gördüğünü anlamaya çalış, eğer istersen. Muhtemelen yine tehditle veya hakaretle de karşılaşabilirsin, ama aksine seni şaşırtabilecekleri duruma da hazırlıklı ol. Ama denemek, en azından senin daha iyi bilgilenmeni sağlar, ilerisi için.
4. Karşı taraf hakkında söyleyeceğin her sözün ardına “aynen benim gibi” demeyi dene. “Çok öfkeli lan bu herifler!… Aynı benim gibi… Kendi fikirlerinden başkasını doğru kabul edemiyorlar… Aynı benim gibi… Çok kibirliler… Aynı benim gibi… Bize tepeden bakıyorlar… Aynen bizim de onlara yaptığımız gibi…”. Her zaman doğru olmayacak dediğin, ama şaşırtıcı bir oranla doğru olacak.
5. Hiç senin gibi düşünmeyen, inanmayan insanlardan arkadaşın var mı? Hiç böyle biri ile uzunca bir süre, sadece sohbet ederek geçirdin mi? Beraber sosyal ortamlarda, arkadaşça bulundun mu? Onlara siyasal fikirlerini veya inançlarını empoze etmeye çalışmadan veya onların inanç ve fikirlerini dışından veya içinden aşağılamadan zaman geçirdin mi? Bunun yollarını araştır. “Karşı” dediğin kesimden arkadaşlar edinmek için elinden geleni yap. Bir komşun varsa ziyarete git. Aynı meslekten olan kişileri kahveye, yemeğe davet et. Ve bu buluşmalarda kesinlikle fikir tartışmasına girme. Hatta nasıl bir araya gelebiliriz gibi konulardan bile bahsetme. Kendinden, yaşamındaki zorluklardan, umutlarından, hayallerinden, endişelerinden bahset. Onunkileri sor. Hayallerini öğren. Çocuklarının resmini göster. Onlarınkileri gör. Eğer hoşunuza giderse, ki büyük ihtimalle gider, düzenli, hatta ailecek görüşmeyi dene.
6. Düşün. Beyin fırtınası yap. Çevreni etkile. İnsanları dinle. Öncülük yap. “Karşı” dediğimiz tarafla ortaklığımızı bulamazsak, aslında benzer hayalleri olan, yaşamdan mutluluk, huzur, güvence, yaşam hakkında ve değerlerine saygı, ve bunların geleceği ile ilgili güvence isteyen, sevmek ve sevilmek isteyen insanlar olduğumuzu, bölünmüşlüğümüzün bizi sistemin askerleri haline getirdiğini anlamazsak, …. (sanırım cümleyi siz de tamamlayabilirsiniz).
7. Bu listeyi istediğin gibi uzat. Tek şeye dikkat et, önerilerin anlamaya ve köprüler kurmaya yönelik olsun, karşı tarafı adam etmeye değil… Bu mesaja yanıt vererek fikirlerini paylaş.
Merhaba,
Yazılarınızı izlemeye çalışıyorum ve okumaktan büyük zevk alıyorum. Yukarıdaki yazınızı da okuyunca aklıma Hermann Hesse’nin Demian adlı kitabındaki aşağıdaki pasaj geldi:
“Biz bir insandan nefret ettiğimizde, kendi içimizde yuvalanıp bu insanın görüntüsüyle karşımıza çıkan birinden nefret ederiz. Bizim kendi içimizde olmayan şey, bizi kızdırmaz.”
Birine kızmadan önce bu sözü düşününce kendimi daha iyi frenliyorum. “Şu kişiye kızıyorum ama bu bende de olmasa ona kızmazdım” deyince, maalesef daha “her seferinde” diyemiyorum, ama çoğu zaman kızmaktan vazgeçebiliyorum,
Karşımızdakini (aslında karşımızdaki de yok ya) öteki kendimiz olarak görebildiğimizde iş bitecek. Dış ile için aynı şey olduğunu idrak etmemiz gerekiyor. Dile kolay, pratiği zor… Belki de zorluğu kolaylığındadır; ne dersiniz?