Bir çok konuşmamda, yazımda, eğitimimde tanıştığım bir sokak köpeğinden, ve onun beni nasıl etkilediğinden bahsettiğimi hatırlarsınız: “Kopuk”! Bu “it” – Kopuk, ismiyle içimdeki kopuk parçalara dokunmamı sağladı. Siz de kendi içinizdeki “Kopuk’u”, ve saklandığı kulübesini biliyorsunuz değil mi? Dışımızda olanlar ve kendimizle mücadelemiz çok zorlayıcı veya korkutucu olduğunda saklandığımız o kulübeyi? Biliyorsunuz içimizdeki canavarlarımız canımızı çok acıttığında saklanmak için girdiğimiz deliği.
Kaçıyoruz kendimizden, çevremizden, “farkındalık”tan. Kolayca elde edebileceğimiz hazlar oluyor bazen Kopuk’un kulübesi. Yemek, içki, spor, iş, sosyal medya, veya kişisel gelişim adı altında kendimizi olduğumuzdan başka bir şeye dönüştürme çabası oluyor bazen kulübemiz. Bazen gerçekten “kopuyoruz”. Çevremiz kalabalıkken bile biz insanlarla bağlantıda hissetmiyoruz. Bazen de ruhsal yollar, meditasyon oluyor, aslında amacı yaşamı olduğu gibi ve derinden yaşama kapasitesi geliştirmek olan öğretileri canımızı acıtan gerçeklerden saklanılacak bir kulübe olarak kullanıyoruz. Yeter ki canımızı acıtan o şeyler neyse, onunla yüzleşmeyelim. Onu hissetmeyelim. O gitsin.
Ancak saklanabiliyor muyuz acaba gerçekten, gerçeklerden? Sevgili Kopuk idareyi ele aldığında içine düştüğümüz hali de biliyorsunuz çünkü. Çevremizi sanki yoğun ve soluk bir sis altındaymış gibi gördüğümüz, yaşam enerjimizin sanki kalbimizdeki dipsiz bir kuyuya doğru emildiği, bedenimizin yapışkan ve ağdalı bir jölenin içinde hareket etmeye çalışır gibi hissettiği o hali iyi biliyorsunuz. Canımızı acıtan şeyin de bizimle o kulübenin içine geldiğini, başımızı çevirip bakmasak da hemen ensemizin dibinde olduğunu biliyorsunuz.
İşte bu yüzden, kabul etmek istemeseniz de, başımızı çevirip de bakmadığımızda o canavarların gitmediğini, onlardan saklanmanın onlardan kurtulmak olmadığını biliyorsunuz.
İşte çoğumuz bu nedenle geliyoruz ruhsal yolların, farkındalık çalışmalarının, meditasyonun kapısına. Bizi bu acılardan kurtarsın istiyoruz.
Ya bu çabamız bize “gerçek hayattan”, bu zorlayıcı, acıtıcı, korkutucu içsel ve dışsal olgular dünyasından kurtarıp da bir çeşit cennet hayali yaratmayı vadediyorsa? O zaman çabalarımız yine bu içimizdeki Kopuk’u güçlendirmekten, o sis bulutunun ve uyuşukluğun içinde yeni bir “mutlu olma kandırmacası” yaratmaktan başka işe pek yaramıyor sanki. Eğer böyleyse bu çabamızla gerçek özgürlük umudundan biraz daha uzaklaşmamız kaçınılmaz hale gelmiyor mu acaba?
Eğer çabamız, içimizdeki ve dışımızdaki tüm mevcut gerçeklikle ve olgularla – ne kadar rahatsız edici, zorlayıcı, acı verici, bazen de korkutucu olsa da – doğrudan yüzleşmemize ve bu olguların hakikatini doğrudan görmemize yardımcı olmak amacını taşımıyorsa, niye uğraşıyoruz ki!
İşte bu yüzden tüm çabamız, gerçeklerle ne kadar tatlı, acı, keyifli, korkutucu, mutluluk verici, rahatsız edici olursa olsun doğrudan yüzleşmek için kendimizi hazırlamak ve bu yüzleşmeleri yapmaya başlamak üzerine olmalı. Ancak bu şekilde bu olgulardan ve onların anlattığı korku hikayelerinden özgür ve bağımsız hale gelebiliriz. Ancak bu şekilde özgürce, sahip olduğumuz, bize bahşedilen lütufların, yeteneklerin, ve mevcut koşulların bir kutlaması olarak yaşayabiliriz. Joseph Goldstein “Dışarıya giden yol, sizi korkutan şeyin içinde geçiyor” diyor.
Ancak, “kendimizle, olgularla ve duygularla doğrudan yüzleşmenin” ne gibi bir şey olduğu ile ilgili pek de bir anlayışımız, belki de böyle bir yüzleşmeyle ilgili hiçbir deneyimimiz çoğumuzun yok.
Biz duygularla veya olgularla yüzleşmeyi onun içinde kaybolmak, onun tüm zihnimizi, kalbimizi, bedenimizi ele geçirmesi sanıyoruz. Ancak bu yüzleşmek demek değil. Yüzleşebilmek için öncelikle bu olgularla ve duygularla arama sağlıklı bir mesafe koymayı becermek gerekiyor. Benim öncelikle bedenin, duyguların ve zihnimde olanların “ben” olmadığını fark etmem, onlardan ayrışabilmem, ayrıştığım bu duygulara onlardan yine de kaçmadan, usa vurmadan, hissetmekten korkmadan:
❤️ açık bir kalple – yani olanı olduğu gibi kabul ederek,
🌳 bedenimle güçlü bir ilişki içinde – yani merkezimi koruyarak, bedenimin ve gördüklerimin, duyduklarımın, dokunduklarımın, hissettiklerimin beni nasıl etkilediğinin, nasıl eyleme ittiklerinin tam farkındalığı ile,
☀️ ve berrak bir zihin ile – zihnin içinde oluşan düşüncelerin ve zihin hallerinin farkında olan ama bunları kendisi sanmayan, bunlara tutunmayan açık ve dingin bir farkındalık ile bakabilmem gerekiyor böyle bir yüzleşme için.
Böyle bir yüzleşme, benim aslında kendisinden kaçtığım korktuğum şeyin gerçek doğasını görmemi sağlıyor; derinleştikçe o şeyin aslında korkulacak bir şey olmadığını, asıl problemin benim korkum, direncim ve tutunmam olduğunu, acı kaçınılmaz olsa da ıstırabı işte bu korku, direnç ve tutunmalarımla yarattığımı anlamama imkan tanıyor. Bu anlayış ise özgürlükle sonuçlanıyor, en azından bu söz konusu olan konuda. İşte o zaman Kopuk’un kulübesinde saklanmak zorunda kalmıyoruz. Daha da ötesi o kulübede gerçekten saklanamayacağımızı doğrudan görüyoruz, ve belki de kendisinden kaçtığımız diğer her şey ile yüzleşmek için de isteğimiz, arzumuz artıyor.
İşte ben Dharma çalışıyor, Kalp Yolu’nda bu yüzden yürüyorum. Sunduğum Güçlü Beden, Açık Kalp, Berrak Zihin eğitimleri, işte bu yola hazırlık amacını taşıyor.
Bu model, 23 yıllık özgürleşme, 21 yıllık koçluk ve 13 – 14 yıllık Dharma öğrenciliği yolculuğumda beni bu yolun kapısına kadar taşıyan, hazırlayan işime yarayan yaklaşımlar, anlayışlar, bedensel, zihinsel ve duygusal pratiklere de bir giriş niteliği de taşıyor.
Bu model aynı zamanda kişisel değişim ve dönüşümün önündeki engelleri nasıl aşıp da kendi daha iyi versiyonumuza dönüşeceğimizin, Cem Şen’in sözleriyle “İçsel Simya”mızı nasıl gerçekleştireceğimizin de benim yorumumla ve benim kendi zeminimden kattıklarımla incelenmesi.
Bu yorumlardan sonra belki de 2023’ü bitirdiğimiz bugünlerde kendi dönüşümümüzü nasıl gerçekleştirebileceğimizle ilgili biraz sohbet etsek, belki bir webinarda buluşsak ve bu dönüşümün yollarını ucundan araştırmaya başlasak sanki doğru zaman olurmuş gibi geldi, ne dersiniz? Bu amaçla 27 Aralık Çarşamba günü “Dönüşümün Anahtarı: Güçlü Beden, Berrak Zihin, Açık Kalp” adında ücretsiz bir webinar gerçekleştireceğim, eğer katılmak isterseniz aşağıdaki formu tamamlayarak kayıt olabilirsiniz: