Bundan önceki bir kaç yazıda Lider’in engellerini tartışmıştık, hatırlarsanız. Bu yazılardan birinin altında okurlarımdan bir tanesi bir yorum yapmıştı:

“Teşhis tamam… Ya çözüm?”

Bu yazıyla birlikte, bu sorunun yanıtını, “bu kadar çok içsel ve dışsal koşul bana engel olmaya çalışırken, nasıl liderlik yapabilir, gerçekten yüreğimde doğru hissettiğim yönde bir değişime önderlik yapabilirim?” sorusunu tartışmaya başlıyoruz.

Gary Haugen bir avukat… Bir insan hakları savunucusu, International Justice Mission adlı örgütün kurucusu ve Locust Effect – Çekirge Etkisi adlı kitabın yazarı… Ben kendisini TED’de yayınlanan bir konuşması sayesinde tanıdım.

Diyor ki TED’deki mükemmel konuşmasında Haugen, özetle: Tüm iyi niyetli çabalara rağmen, sefaletle, açlıkla ve fakirlikle savaşın en aşağıdakilere ve en zayıf olanlara, yani en çok ihtiyaç duyanlara ulaşamamasının nedeni şu: En fakirler, en alttakiler, kanunun korumasının tamamen dışındalar… En fakir ülkedeki zenginler bile kanun korumasını “satın alabilirlerken”, diğerleri tamamen sistemin dışındalar ve saldırı, hırsızlık, tecavüz, vs. gibi günlük şiddetin karşısında tamamen korumasız ve tek başınalar… Batılı yardım çalışmalarının yaptığı, kuyuya su için giden kızlar tecavüze uğradığında kuyuyu daha yakına getirmekten ileri gidemiyor… Ve asıl problem, gündelik şiddet problemi devam ediyor. Bu yüzden fakirler ellerine ulaşan yardım çalındığı için fakir kalıyor, okul olsa bile kızlar korkularından evlerinden çıkamadıkları için okuyamıyorlar. Bununla nasıl başa çıkacağını bilemeyen batılı yardım uzmanlarının yaptıkları ise bu konuda hiç konuşmamak…

Haugen’in anlattıkları, herhangi bir yerde iyi niyetle değişim yaratmak isteyen bir çok kişinin düştüğü tuzağın bir örneği… Hepimizin hayatında yok mu buna benzer bir alan?

Anne-baba arasında çözümlenmeyen ve adı konmayan iletişimsizlik, mutsuzluk ve çatışan hayat beklentileri iken herkesin bir şey yokmuş gibi davranıp, bir yandan da okulda öfke yönetimi ile ilgili problem yaşayan küçük çocuğu düzeltmeye çalışması gibi…

Ekonomik koşullar içinde bulunduğu sektörü tehdit ederken ve tüm kuralları değiştirirken, düşen satışlar karşısında satış ekibine daha da baskı yapmayı tercih eden şirketin yönetimi gibi…

Başında bulunduğu ekibin aslında parçası oldukları şirketin değerler sistemindeki çarpıklıklar nedeniyle kaybettiği motivasyonu, haftasonu out-door eğitimleri ile toparlamaya çalışan liderin yaptığı gibi…

Ya siz?

Hayatınızda, özel yaşamınızda, şirketinizde, liderliğinizde, ailenizde, ilişkilerinizde, bu durumu acaba nerelerde yaşıyor olabilirsiniz?

Aslında problemin kökeni bambaşka, ama muhtemelen müdahale etmesi çok daha zor, çok daha karmaşık, çok daha riskli bir alandayken, ne gibi konularda yaptıklarınız daha yakın yerlere kuyu kazmaya çalışıyor, bu sayede en azından vicdanınızı rahatlatmaya çalışıyorsunuz, bir yandan içinizden duymak istemediğiniz, göz ardı ettiğiniz bir ses bunun bir işe yaramayacağını bağırırken?

Sizce batılı yardım uzmanlarının yaptıkları, yani yardım etmeye çalıştıkları insanlar kanun korumasının tamamen dışındayken, onlara yaptıkları maddi ve teknik yardımlar, her ne kadar iyi niyetli olsalar bile ne kadar işe yarar?

İşte liderlik yapacaksanız, yani bir yerde bir şeyleri değiştirmeye kalkacaksanız, yani aslında küçücük veya daha büyük bir şekilde dünyayı değiştirecekseniz, yapmanız gereken şu basit gibi gözüken, ama yanıtlaması dünyanın en zor şeylerinden biri olan soruyu sormanız gerekiyor:

“Ne oluyor burada? Bu nasıl oluyor? Buradaki mekanizma nasıl işliyor? Hangi koşullar bir araya geliyorlar, ve bu dinamiği oluşturuyorlar?”

Bu soruyu yanıtlamayı geçelim, sadece sormak bile, bir çok açıdan çok zor…

Bu soruyu sormak demek, çoğu zaman Pandora’nın kutusunu açmak demek…

Bu soruyu sorduğunuzda, hiç duymak istemeyeceğiniz şeyleri duyabilir, hiç karşılaşmak istemeyeceğiniz gerçeklerle karşılaşabilirsiniz.

Bu soruyu sorduğunuzda, kendinizle, ailenizle, şirketinizle, veya ülkenizle ilgili kurmuş olduğunuz hayal perdesi bir anda inebilir ve durumun çıplak ve çoğu zaman rahatsız edici gerçekliği, bazen acımasızlığı, bazen çaresizliği, bazen de çözümsüzlüğü ile yüzleşmek durumunda kalabilirsiniz.

Bu soruyu sorduğunuzda, kendi değer sisteminizi gözden geçirmeniz, kendi kimliğinizi sorgulamanız, kendi etkinizle yüzleşmeniz gerekebilir.

Ve ancak değişim, bu şekilde başlayabilir. Ancak bu şekilde gerçekten sorumluluk almaya ve liderlik yapmaya başlayabiliriz.

Gary Haugen ve tarihte kalıcı değişim yaratmayı becermiş bir çok liderin ilk yaptığı şey “burada ne oluyor” sorusunu sormak, bu sorunun peşine düşmek…

Çünkü, ancak gerçeğe “gerçek” dediğimizde, onunla ilgili gerçekten bir şey yapma fırsatı elde edebiliyoruz.

Ancak bundan sonra bir umudumuz var…

Bundan sonraki yazılarda Gary Haugen’in ve benim bir kaç danışanımın örneklerini de kullanarak bu sorunun yanıtlarını nasıl kendimiz ve kendi liderliğimiz için verebileceğimizi, ve bu yanıtlarla neler yapabileceğimizi araştıracağız.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.

Gary Haugen’ın TED’deki konuşmasını aşağıdan izleyebilirsiniz (malesef henüz Türkçe altyazı eklenmemiş):