Liderin eylem planını tartışmaya devam ediyoruz. Son yazımızı şöyle bitirdik:

“…Güzel güzel, çatışmadan, duygularla uğraşmadan, hep beraber hem fikir olarak, hep anlaşarak değişmek diye bir şey yok. Değişim sürecini ve kaçınılmaz çatışmaları etkin ve liderlik tanımı içinde yönetmek var: İnsanları tolere edebilecekleri seviyede rahatsız ederek.

Ve işte liderin görevi de bu. Bu çatışmayı başlatmak, yönetmek, fasilite etmek. Ve bunu dayanılabilir sınırlar içinde tutmak….”

Ve bu, zor ve riskli bir şey… Kaç yazıdır bundan bahsediyoruz. Kendi içinde çatışmalar içeren bir şey. Değişim, olduğumuzu sandığımız şey, olmak istediğimiz şey, ve aslında olduğumuz şey arasındaki görmezden gelmek istediğimiz çatışmaları ortaya çıkaran, sıcak hale getiren bir süreç.

Bu çatışmalar, bazen bir bireyin içinde gerçekleşiyor. Bir yandan mevcut şekilde devam edemeyeceğimizi biliyoruz, bu gidiş bizi en iyi ihtimalle içinde bulunduğumuz tatmin edicilikten uzak pozisyonda takılı tutacak, en kötü ihtimalle kişisel veya kolektif bir felakete yol açacak. Öte yandan mevcut durumun ciddi bir ataleti var. Mutluluk vadeden ancak belirsiz ve riskli bir gelecektense, mevcut mutsuzluğa razı olup onu rasyonelleştirme eğilimindeyiz biz. Üstüne üstlük, kendimiz ve durum hakkındaki düşüncelerimiz, hiç bir zaman da gerçekle uyuşmuyor. Talmud’da denildiği gibi, dünyayı olduğu gibi değil, onun hakkındaki düşüncelerimiz gibi görüyoruz.

Bu çatışmalar, aynı zamanda farklı kişiler ve gruplar arasında da gerçekleşiyor. Bazen bir grup değişimi, bir grup mevcut durumu sahipleniyor. Her iki grubun da gerçeklikle ilgili düşünceleri, kendi pozisyonları ile çarpıtılmış olduğu için, ne olmakta olduğu ile ilgili ortak bir fikre gelmek bile çok zor oluyor. Hatta bazen değişimi savunan ve mevcut durumu savunan grupların kendi içindeki ayrılıklar bile, değişim sürecinde yönetilmesi gereken çatışmalara dönüşebiliyor.

ısı 1Ve işte liderin görevi de bu. Bu çatışmayı başlatmak, yönetmek, fasilite etmek. Ve bunu dayanılabilir sınırlar içinde tutmak. Yine bizim Gestalt yaklaşımında kullandığımız kavramlardan biri olan “güvenli acil durumlar(safe emergency)” yaratmak. Yüzleşmenin ve çatışmanın çok fazla ısınıp kavgaya, düşünsel, duygusal hatta bazen fiziksel şiddete dönmesini engellemek. Ancak enerjisini kaybetmesini ve sıkıcı, anlamsız ve faydasız hale gelmesinin de önüne geçmek. İşte bu, ARIA modelindeki “R”ye denk geliyor: Beraberce yaptığımız tefekkür, derin düşünme, tartışmak… Ancak bu şekilde yeni anlayışlara, yeni iç görülere, yeni anlaşmalara, yeni eylem planlarına ulaşabilir, ancak bu şekilde bir mutabakat yaratabiliriz.

Eğer böyle bir değişime liderlik edeceksen, insanları bu temasa davet etmek, çatışmaları adlandırmak ve yönetmek zorundasın. Yönetirken insanların kendi içindeki ve birbirleri arasındaki çatışmaların adlarını koymalarını, müzakere etmelerini, orta yollar aramalarını, ve mümkün olan tüm partilerin altına imza atacağı ve senin vizyonunla uyum içerisindeki çözümler ve eylemlere doğru ilerlemelerini kendine amaç edinmek ve bu amaca doğru ilerleyip ilerlemediğini her zaman izlemek, ana liderlik görevlerin arasında olacak.

Bunu yaparken, her zaman sıcaklığın farkında olman ve onu yönetmen lazım. İnsanları tolere edebilecekleri seviyede rahatsız etmek, bir yerde işte bu demek.

Yani: sürecin çok ısınmasına ve işlerin çığırından çıkmasına müsaade etme. Gerektiğinde ısıyı düşür. Tartışmaları yavaşlat. Çok çatışmalı konulardan önce grubun daha kolay ilerlemesi mümkün olan konularda çözümler bularak ilerlemesini sağla. Çatışma olmasını, duyguların ortaya çıkmasını doğal bir süreç olarak çerçevele, ve bunu grubun kabul edilebilir olarak görmesi için çalış. Pozitif deneyimlerin gücünü kullan. Başarıları kutla.

Ancak çok sıkıcı olursa da gerekli enerjiyi kaybedersin. Bu durumlarda da ısıyı arttır. Zor konulara gir. İnsanların aslında yapılması gereken işlerden kaçmalarına izin verme. Yan yollara, aslında gerçekleşmesi gereken temaslardan kaçılmasına müsaade etme. Teması mümkün olduğunda güvenli hale getir.

Tüm bunları yaparken neden bu süreçten geçildiğini, aslında nereye gitmeye çalıştığınızı devamlı hatırlat, göz önünde tut. Her yaptığını, her olanı, her çatışmayı, her süreci bu gelecek vizyonuna bağla. Onunla alakalandırılmayan ve onu desteklediği göz önünde olmayan şeyleri yapmaktan kaçın. Yani, ARIA’nın her aşamasında ilk “A”yı aklından çıkarma: Attention’ı, dikkati yönetmeyi hiç bir zaman unutma.

İşte bu yüzden, değişim, liderlik, bir sanat. İşte bu yüzden adım adım gitmek gerekiyor. İşte bu yüzden devamlı olarak “burada şimdi ne oluyor” diye sorman lazım. İşte bu yüzden değişim sürecinden geçen diğer kişileri de yanına alıp, birlikte burada ne oluyor diye sormanızı sağlaman lazım. İşte bu yüzden gözlerini kapayıp, tek tabanca bir lider olarak, sadece kendi zekana, becerine, teknik kapasitene, harika bile olsalar bulduğun çözümlere dayanarak ilerleyemezsin. İşte bu yüzden adaptif değişim, değişime maruz kalacak kişilerin de katılımı ile mümkün. İşte bu yüzden, bir adım öndeysen lider, on adım öndeysen hedefsin.

ısı insightDediğimiz gibi, işte bu sayede kolektif olarak yeni anlayışlara, yeni iç görülere, yeni farkındalıklara, yeni kabullere, yeni mutabakatlara varacaksınız. Bu sayede, değişim için gerekli enerji kendini açığa çıkaracak. Bu sayede kaygılar, heyecana dönüşecek… Evet, ARIA’nın “I”sından bahsediyorum. En fazla istediğimiz şey olan bu yeni anlayış, farkındalık ve mutabakata, maalesef doğrudan ulaşamıyoruz. Bir kaç yazıdır bahsettiğim zorlu süreçten geçerek, bu süreci mümkün olduğu kadar doğru ısıda ve doğru şekilde, stratejik, adım adım yürüterek ilerliyoruz bu ortak anlayış ve heyecana…

Ve tüm bunları, herşeyi doğru yapsan da herkes seninle gelmeyecek. Maalesef eşyanın tabiatı böyle. Bazen kurbanlar vermeye, herkesin her zaman bu değişime ayak uyduramayacağına veya kabul etmeyeceği gerçeğine hazırlıklı olmak durumundasın. Eline baltayı alıp sana her karşı çıkanı budamaktan, sistemin dışında atmaktan kesinlikle bahsetmiyorum. Tam tersine, yürüttüğün tüm bu süreç, bu tartışmalar, çatışmalar, sistem içindeki tüm sesleri ve tüm değerleri işin içine katman ve gemiye almana destek olacak… Ancak yaratmak istediğin yeni gerçekliğe, yeni kültüre, yeni resme uymayacak, uymak istemeyecek insanlar olacağı gerçeğini de maalesef kabul etmek zorundasın.

Mutabakatı, yeni anlayış ve kabulleri sağladık. Sıra geldi eyleme geçmeye… Bir sonraki yazımız da bununla alakalı.