Her yolculuğun karanlık anları vardır. Hepimiz yaşamadık mı o anları! Yolculuğumuzu planlamıştık, herşey yerli yerindeydi, bütün olasılıkları belirlemiş, her olasılığa karşı önlemlerimizi almıştık. Cesaretimizi toplamamız belki zaman almıştı, ama toplamıştık ya, gerisi vız gelirdi artık. Bu yolculuğa öyle veya böyle çıkılacaktı….

Ve birden… Bu da nereden çıktı şimdi! Nedense beklenmeyen bir şey, hiç sırası olmayan bir olay, münasebetsiz bir insan, düşünemediğiniz bir olasılık… birden, sislerin içerisinden, hiç de hoş geldin demememize aldırmadan çıka gelir, çöreklenip oturuverir tam da planlarımızın orta yerine… Sürpriiiiz!!!

Bir düşüncedir alır bizi… Ne yapacağız şimdi? Nereden çıktı şimdi bu, ve nasıl planlarımıza uygun devam edebiliriz, bu sürprize rağmen? Nasıl hedeflediğimiz yere, umduğumuz sonuca ulaşabiliriz, bütün bu olanlara rağmen? Bundan, bu olaydan, bu insandan, bu deneyimden nasıl kurtulabiliriz? Onu görmezden gelsek? İlgilenmeyin, sakın ha, yokmuş gibi davranın… Göz ucuyla bak bakalım, hareket ediyor mu? Belki sıkılır da gider… Hayır, hiç hareket yok…

Peki, madem gitmiyor, o zaman onunla bir konuşalım, haddini bildirelim bakalım! Bana bak, sürpriz misin nesin, başka işin yok mu kardeşim senin? Ha? Hadi canım yoluna, bizim planlarımız var, hedeflerimiz var, bak bizim yolculuğumuz var, alıkoyma bizi, bizim alınacak yolumuz var, öğrenecek derslerimiz var bizim. Bizi bırak, yolumuzdan çekil ki, gidip yaşamın bize sunacağı o derslerle karşılaşıp, büyüyelim. Büyümemize mani oluyorsun bak… Neden manalı manalı sırıtıyorsun be kardeşim, ne var bunda gülünecek?

Madem laftan anlamıyorsun, o zaman benden günah gitti, mücadele etmem gerekecek seninle. Kabul etmiyorum seni, kabul etmiyorum planlarımı bozmanı, burada olmaman gerekiyor senin, çekil yolumdan. Neden seninle mücadele ettikçe ben daha kötü hissediyorum? Neden senin değil de benim canım yanıyor sana vurduğumda? Daha hızlı vurmam lazım belki de…

… diyerek bir ömür mü tüketiyoruz, ne! Düşünsenize, ne ile karşılaştık? Bir sürprizle… Quantum fizikçiler çok iyi bilirler ki, evrenin doğasında var sürpriz. Lisede fizik dersinde çoğumuz Heisenberg’in Belirsizlik Kuramını öğrendik, çok basit bir biçimde diyor ki herhangi bir atomik parçacığın hem konumunu, hem de hızını aynı anda belirleyemezsin. Her zaman bir sürpriz, bir bilinmeyen olacak. Bir saniye sonra ne olabileceği hakkında olasılıkların bazılarını bilebilirsin, ama gerçekte ne olacağını hiçbir zaman bilemezsin. Fizik kuramlarıyla kavga etmeye girişirsen kazanma ihtimalin çok olmayabilir. Ama o kuramların gücünü kullanırsan o zaman kendi evrenini kendin yaratabilirsin.

Bilge Şeker’le yaptığımız keyifli tartışmalarda öğrendiğim birşeyi hiç aklımdan çıkarmıyorum: Düşünmek, soru sormak demektir. Düşünüyorum dediğimiz her an bir soru soruyor ve ona yanıt veriyoruz aslında… Doğru düşünmek ise doğru soruları sormak demek oluyor bundan hareketle. Bir sürprizin veya beklenmeyen bir olayın suçlusunu arayarak, ondan nasıl kurtulacağınızı düşünerek, planınızı tekrar nasıl yaşama döndüreceğiniz konusunda endişelenerek bir ömür harcayabilirsiniz. Ancak belki de başka sorulardır sormamız gereken. Belki başka sorulardır bizi aydınlığa, öğrenmeye, büyümeye ve karşılaştığımız sürprizin hediyesine götürecek..

Örneğin bütün planlarınızı bozan bu tip bir olayla karşılaştığınızda, hiç sordunuz mu kendinize, bu deneyimden aslında ben ne alabilirim diye? Hiç sordunuz mu, bu olay, şu anda, yaşamımın bu noktasında, bana seçtiğim yolla, çıkmayı planladığım yolla ilgili neler söylüyor diye? Hiç sordunuz mu kendinize, bu beklemediğim olay, ve ona verdiğim tepki, kendim hakkında benim bilmediğim neleri söylüyor, anlatıyor bana diye? Bu deneyimim bana verdiği bilgilerle şimdiye kadar kullanmadığım neleri devreye sokabilirim diye düşündünüz mü? Bu olaya en iyi uyum sağlamak ve ondan en az yarayla çıkmak veya en büyük kazancı sağlamak için planlarımı nasıl değiştirebilirim ve nasıl uyum sağlayabilirim diye sordunuz mu? Bu olay, bana daha önce mevcut olmayan hangi fırsatları yaratıyor, hiç merak ettiniz mi? Bu olayın olması ne açılardan mükemmel, bu gözle bakabilir misiniz?

Bilge Şeker, “Yaşamı devam ettiren sürpriz faktördür, sürpriz faktörü ortadan kaldırmaya çalışan, kendini yok etmeye çabalıyordur” diyor. Yaşamınızdaki sürprizlerle, evreninizle, kendinizle mücadele etmeyi bırakın. Sürprizlerin içindeki potansiyeli görebilen insan, yaşamında mucizeler yaratabilen insandır.

Bütün bu anlattıklarımın şimdi sizi düşündürdü belki de, belki de “ya, doğru söylüyor aslında” dediniz, belki hemen şimdi gelecek beklemediğiniz bir habere karşı yukardakine benzer sorular soracaksınız. Ama kendimden iyi biliyorum ki bu etki belki yarım saat, belki yarım gün sonra geçecek.

Onun için gelin eyleme geçelim. Şimdi size önerim bir kağıt kalem almanız, belki de defterinizi açmanız… Yaşamınızda karşılaştığınız en büyük sürprizlerden üçünü seçin, ve her birini birer sayfanın üst tarafına kısaca yazın. Her sayfaya, önce bu sürprizin planlarınızı nasıl değiştirdiğini yazın. Planlamış olduğunuz, veya hayal ettiğiniz ne ulaşılmaz oldu bu sürpriz yüzünden? Daha sonra bu sürpriz olduğunda verdiğiniz tepkiyi, hissettiklerinizi hatırlamanızı ve yazmanızı istiyorum. Görmemezden mi geldiniz, onunla kavga etmeye mi kalktınız? Nasıl hissediyordunuz, ne düşünüyordunuz? Dünyanın sonu mu gelmişti?

Daha sonra bu sürprizden sonra yaşamınızda daha önce mümkün olmayan nelerin gerçekleştiğini yazmanızı istiyorum sizden. Bu sürpriz sayesinde neler başardınız, nerelere gittiniz, neler öğrendiniz, yaşamınız nasıl değişti? Son olarak şu anda, bugün dönüp de bu olaya baktığınızda neler hissettiğinizi yazmanızı rica ediyorum. Bu duyguları, olay sırasında hissettiğiniz duygularla karşılaştırmayı da unutmayın.

Şimdi kağıdınıza bakın. Ne düşünüyorsunuz? Eğer siz de bir parça bana benziyorsanız, muhtemelen karşılaştığınız sürprizler sırasında verdiğiniz tepkinin ne kadar gereksiz olduğunu, en acı olaylardan en güzel şeylerin doğabileceğini, en büyük atılımların en büyük zorluklar sayesinde yapılabildiğini, ve bugünden dönüp de bu olaylara baktığınızda tek bir parçasını bile değiştirmek istemeyeceğinizi, çünkü onlar olmasaydı bugünkü sizin de olamayacağını düşünüyorsunuz.

Pardon, ben bir parçasını değiştirmek isterdim… O da şu: Keşke o zaman sürprizimle mücadele etmeseydim de şimdi aslında mevcut olduğunu gördüğüm fırsatlardan yararlanabilseydim… Ama yine de, o zaman ben, bu ben olmazdım ki! Seçim şansı geçmişe doğru ilerlemiyor, sadece şimdiki anda var. Ve eğer bu fırsatlardan o zaman yararlanamadıysanız, ve bundan dolayı rahatsızsanız, size garanti ediyorum, bir daha karşınıza fırsatlar çıkacak.

Ama dikkat edin de kaçırdığınız geçmiş fırsatlara üzülürken şimdiki zamandaki fırsatları kaçırmayın.